Köyümüze Ulaşım

Ulaşım
Köyümüz hattında çalışan 5 minibüs bulunmaktadır. Hafta içi sabah ve öğleden sonra olmak üzere 2 sefer, hafta sonu ise öğleden önce 1 sefer düzenlenmektedir.

There are 8 minibuses running two times a day in the line of Tarsus - Belenköy
YOL HiKAYESi / road story

Tarsus şehir merkezinden bir çırpıda sıyrılılıp Eshab-ı Kehf istikametini kullanarak Belen Köyü’ne gitmek üzere yola koyulduğunuzda, içinizi “bu da neyin nesi?” dedirtecek bir heyecan kaplamıştır çoktan. Zaman sınırlamanız yoksa ve yol boyunca sizi nelerin beklediğini biliyorsanız (en azından bu metni okuduktan sonra öğrenmiş olacaksınız) bu coşkulu heyecanı üzerinizden atmanız hiç öyle kolay olmayacak.

Even you just started out your journey to Böğrüeğri by using the direction of “Eshab-ı Kehf” a strong emotion must have covered your heart which doesn’t make sense no later then you slipped off Tarsus city center. It’s not that easy to escape from this feeling especially if your journey is not restricted by time and if you really know what will happen during your journey (At least you are going to learn after you finish this text).

İlk durağınız, islami ve İsevi kaynaklarda ismi geçtiği için kutsal kabul edilen ve efsanesi yüzyıllardır dillerden düşmeyen Eshab-ı Kehf (Yedi Uyurlar) Mağarası olacak. Şehir mezarlığının da bir kısmı bu bölgede yer aldığı için zaten ziyaretçisi eksik olmayan mağara, turist kafileleri de eklendiğinde adeta mahşer yerini andırmaktadır. Piknikçiler de cabası. Hac sezonuysa fazladan bir de hac kafilelerinin beraberinde getirdiği o manevi atmosferi teneffüs edebilirsiniz. Kalabalıktan hoşlanmayanları bile çeken o büyülü ortama kaynayıp mağaraya girdiğinizde sanki yüzyıllardır mağarada uyuyup kalan o yedi kişiden biri olur, girdiğiniz karanlık geçitlerde diğer altı arkadaşınızı aramaya koyulursunuz. Bir efsanede rol almanın hazzıyla mağaranın derinliklerinde ilerledikçe hissiyatınızn hangi boyutlara ulaşabileceği konusunda epeyce ipucu verdim sanırım. Bu arada önceden bilseniz de, bilmeseniz de efsaneyi bir de mutlaka yöre halkının ağzından dinlemenizi öneririm.

Your first stop will be the “Cave of Seven Sleepers” which is believed to be a sacred place since the story of the cave was mentioned both in Christian and Islamic sources. Some part of city graveyard takes place here as well. You may seem to be frigthened after you see the crowd of native and foreign visitors. Besides you should hear the myth from the native-born people no matter you heard it before.

Mağaradan ayrılıp yolculuğa devam ettiğinizde tam da hafızanıza kazınan az önceki muhteşem deneyimi sindirmeye çalşırken, ahşap sandalyeleri yollara taşmış köy kahvehanelerinin arasında bulursunuz kendinizi. Haritanızda da yazdığı gibi burası Dedeler Köyü’dür. Benzerine tüm civar köylerde de rastlayabileceğiniz gibi, kahvehanedeki yaşlılı gençli bir grup köylünün meraklı bakışlarını üzerinizde hissedersiniz. Biraz rahatsız eden bu bakışların asıl nedeni yolcuyla selamlaşabilmektir. Sebebini de öðrendiðinize göre artık onların bu davranıını yadırgamayacaksınız.
If you keep going whlile thinking of the great experience in the cave, you will find yourself driving among the coffeehouses of which the wooden chairs are placed on the highway. You just arrived a village named “Dedeler” as it’s already written on your map. You’ll probably feel the curious looks of the villagers on yourself. This is not only because of a wonder but to exchange greetings with the travellers.

Garip bir ses mi duydunuz? Öyle ya; mideniz size acıktığınızı haber veriyor. Telaşlanmayın Kirlik Köyü’ne çok yaklaþtınız. Sizi burada bekleyen nefis kuzu pirzolaların kokusunu alabiliyor olmalısınız. “Kendin pişir kendin ye” restoranlarından birinin bahçesinde bir sofra kurmanızın vakti çoktan geldi. Enfes bir salata ve yeni fırından çıkmış pidenin eşliğinde pirzolaların ağzınızda eridiğine şahit olacaksınız.

Did you hear somethin’ strange? That’s your stomach telling you its hunger. Can you feel the smell of lamb chops coming closer and closer. Because you’re about to the village named “Kirlik” where you can lay a table for lunch at one of the meat restaurants. You will realize the chops dissolving in your mouth with delightful salad and traditional bread.

Artık karnınız da güzelce doyduğuna göre yola devam! Yolun iki yanında bir tanrıçanın bedeni gibi boylu boyunca uzanan (çoğunuzun filmlerden aşina olduğu) üzüm bağları yolculuğunuzun keyfini iki katına çıkaracaktır. Kuvvetle muhtemel cazibesine dayanamayıp dalacağınız bağlardan birinde, çekirdeksiz üzüm dendiðinde ilk akla gelmesi gereken Tarsus Beyazı ile tanışacaksınız. Bir nebze bile olsa tereddüt ettiğinizi hissettirmiþseniz þayet; “Hiç çekinmeyin, bağ sizin” diye nereden geldiğini kestiremediðiniz bir ses duyarsınız tüm samimiyetiyle bağbanın ağzından. Böylece yemeğin üstüne benim diyen tatlıyı aratmayacak üzümleri de mideye indirme şansını yakaladınız.

It’s time to hit the road again as you satisfied your stomach. Vineyards laying like a goddess on both sides of the road will enhance the pleasure of your journey. When you stop by one of those vineyards do not surprize if the owner offers you a bunch of grape which became famous with the sort of “Tarsus Beauty” .

Üzüm bağlarını yararak Cinköy ve Tepeköy levhalarını geride bıraktığınızda rakımın yükseldiğini ciğerlerinize çektiğiniz havada rahatlıkla hissedeceksiniz. Aracı kullanan sizseniz, karşınızdan gelecek dev taş kamyonları sizi biraz tedirgin edebilir. Patlayan dinamitlerin de sesini duyabiliyorsanız Karadiken Köyü’ndesiniz demektir. Burada da inşaat şirketinin yıllardır bir türlü eritmeyi başaramadığı bir tepe irisinde kurulu taş ocağını göreceksiniz.

Leaving behind the signs of “Cinköy” and “Tepeköy” through the vine yards you can easily feel that the altitude is getting higher and higher when you breath deeply. If you are the one driving the car, huge trucks coming across the road may disquiet you. Now you are able to hear the dynamite explosions which means you are about to arrive the village named “Karadiken”. The explosions arise from a quarry placed in that village.

Belenköy 2 tabelasını artık gördüğünüzde ilk mahalle yolcuları iner artık.Orta mahalle ise tüm köylülerin bir araya geldiği 3 kahvehaneden oluşur.burda herkesi görebilir.en önemliside tavşan kanı bir çay içeceksiniz. Böylece artık siz de yoldan gelip geçenlere bakabileceksiniz.Belen Köyü’nde yine yol kenarındaki köy kahvelerinden birinde tavşankanı çayınız yudumlarken size, sıcakkanlı köylüler ve içinizi serinleten çam kokuları yarenlik edecektir.3 asıra yakındır soyumuz bu köye kadar uzandığı içindir belki; çay molasını burada vermeniz gerektiğini önermiş olabilirim.İçinizden ''Çıktım Belen Kahvesine'' türküsünü mırıldanma zamanı gelmiştir artık.Biraz hoş-beşten sonra Tekeli Mahallesine geçersiniz.burdaki insanlar birbirine benzer olduğunu görürsünüz. Belene geldiğinizde artık çevreyi bir gezmenizi tavsiye ederim.

Epey geride bıraktığınız, alabildiğine uzanan ovaların yerini yükseldikçe yükselen dağlar almış ve serin suların aktığı vadiler ayaklarınızın altına serilmiştir.
Aslına bakarsanız Belen Köyü’ne varınca, her biri bir tablodan fırlamış gibi duran öyle manzaralarla karşılaşırsınız ki hepsinde durup keyfini çıkarmaya kalksanız ömrünüz bu yolculuğu bitirmeye yetmeyebilir. Biliyorum tatlı bir yorgunluk çoktan sarmış olmalı hepinizi. Ama geldik işte.

BELEN KÖYÜ’NE HOŞGELDİNİZ !
WELCOME TO BELEN KÖY