Düğün Hazırlıkları
Belen Köy Yörüklerinde düğün Cuma başlar; Pazar günü biter. Ama düğün başlamadan önce tüm hazırlıklar yapılır. Konukları ağırlamak için düğün yemeği hazırlıkların başında gelir. Düğünlerde konuklara yöresel yemekler ikram edilir. Pilav yapmak için dövme hazırlanır. Kuru fasulye, kesme çorbası, yüksük çorbası düğün yemeklerinin en ünlüleridir. Onun için bol miktarda kuru fasulye istif edilir. Yöresel yemeklerden kesme ve yüksük çorbası için özel yapılmış hamurlardan kesme kesilir, yüksük dökülür. (Kesme eriştenin, yüksük çorbası mantının bir türüdür.) Kazanlarda pişmeye hazır hale getirilir. Düğün yemekleri büyük kazanlarda pişer. Yemekleri pişiren kadınlara "aşanacı" denilir. Aşanacılar daha önceden düğün evi tarafından tespit edilir. (Sözcük, aş anası aşı pişiren analar anlamındadır.) Kazanlarda pişen yemekler için ne gerekiyorsa onun hazırlıkları daha önceden yapılır. Soğan, sarımsak, tuz vb. Konukların bütün konaklama iaşe ve ibateleri düğün sahiplerine aittir.
Düğün ekmeği de önemli hazırlıklardan biridir. Ekmek yapmak için oğlan evi tarafından tespit edilen bir kadının beline peştamal bağlanır. Peştamalın içine sulanmamış yufka ekmek ufalanır kuru üzüm ve leblebi ile karıştırılır. (Leblebi ve üzüm ağzımız tatlı olsun anlamındadır.) Beline peştamal bağlı kadın köydeki bütün haneleri dolaşarak kadınları ekmek yapmaya davet eder. (Ekmek bereketli, kısmetli olsun, ağzı tadıyla yensin amacıyla bu uygulama yapılır.) Görevli kadının peştamalından ekmek gevreği, üzüm, leblebi karışımından herkes bir avuç alır. Alan herkes bir tabağın içine un, üzerine de yeşil yaprak veya çiçek vb koyarak düğün evine getirir. Getirilen un düğün evi için yapılacak ekmeğin unu ile karıştırılır. Bu uygulamadan sonra köylü kadınlar düğün ekmeğini yaparlar. Ekmekle birlikte yöreye has sıkma ve börek de yapılır. Herkese dağıtılır.
Ekmek yapıldıktan sonra düğün evine Perşembe günü bayrak dikilir.Yemek verilir ve dualar yapılır. Bunun için birkaç kişi gün doğmadan dağa gider. Dağdan yaprağını dökmeyen ağaçtan başı çatallı büyük bir dal, (Düğün evine bayrak olarak asmak için) bir de küçük (sağdıcın elinde kına ve düğün bayrağı olarak kullanmak için) dal kesilir. Gerek sağdıcın elindeki, gerekse düğün evindeki bayrak olarak kullanılacak dalın çam ağacından olması tercih edilir. Çamın daha yeni yetişip gelenine yörede "tor" denir. "Tor" aslında acemi, yeni yetişip gelen anlamındadır. Bu işlem gün doğmadan yapılır. Bütün akrabalar toplanır. Ağaç dallarının uygun yerine Türk bayrağı, ayna portakal, turunç asılır. Bayrak milleti, ayna aydınlığı, berraklığı, portakal-turunç da güzel kokuyu temsil eder. Bayrak yani dağdan kesilen çam "toru" Perşembe gün köy halkı (akrabaları, özellikle de yaşlılar) tarafından salâvat getirilerek düğün evinin sağ tarafına görünür bir yere dikilir. Bayrak dikilmeden önce düğün evinin kapısından 2 defa geçirilir. Bunun anlamı Allah, Muhammed aşkına demektir. Allahümme salli ala seyidine Muhammed ve ala al-i-seyidine Muhammed, peygambere salâvat, Muhammed’e salâvat, ya Allah ya Muhammed diyerek salâvat getirilir. Eş dost hayırlı uğurlu olsun dileğinde bulunurlar.
Bayrağın dikilmesi düğün evinin belirlenmesi için bir nişanedir. Bayrak dikilen ağaca zincir takılır. Zincir de asma kilitle kilitlenir. Bunun anlamı düğün evine, bayrağa zarar gelmesin demektir. Bayrak dikildikten sonra kurban kesilir, kurbanın kanı bayrağın direğine sürülür. Ayrıca düğün evine Türk bayrağı dikilir.
Düğün davetiyesine yörede okuntu denir. Okumaktan gelir, davet etmek anlamındadır. Düğüne davet edilecek kişilerin yakınlık derecesine göre düğün evi hediyeler hazırlar. Gömlek, mendil, eşarp, basma, pazen, mendil, gömleklik kumaş vb gibi. Bu hediyeler davet edilecek kişilere gönderilir. Davetiye yerine geçen bu hediyelere yörede okuntu denir. Ayrıca köyün delikanlılarının hepsine okuntu olarak beyaz mendil gönderilir. Beyaz aydınlığı, mutluluğu, güzelliği sembolize eder.
Cuma günü oğlan evinde başlayan düğün Pazar kadar sürer. Çarşamba günü düğün kız evine taşınır. O gece gelin olacak kızın kınası yakılacaktır. Düğün kız evine taşındıktan sonra yemek ve benzeri giderler kız evi tarafından karşılanır.
Kız evi de oğlan evi gibi bütün köyün genç kızlarını düğüne davet eder. Genç kızlara (davetiye) okuntu olarak da ayna dağıtılır. Damadın ve gelinin sağdıçları elinde bayrak, evleri tek tek dolaşarak genç kızları, delikanlıları oyuna davet ederler.Davet edilen kişinin düğün sahibiyle arası yoksa, küsülü ise aynı gelenek uygulanır. Bu vesileyle küsülü olan kişi de düğün sahibiyle barışmış olur. Genç kızların düğüne gelirken görkemli giymesi gelenektendir.
Pazar günü öğlen köyün genç kızları, delikanlıları "keşkâh" (dövmeden yapılan yöresel pilav) için köy meydanındaki soku etrafında toplanırlar. Çukurova’da sokuya dibek de denilir. Soku sağdıçlar tarafından koruma altındadır. Evli bir kişi fırsatını yakalayıp (gençler fırsat vermemeye çalışır) sokunun üzerine oturmuşsa bayraktardan (sağdıçtan) istekte bulunur. İsteği yerine getirildikten sonra sokunun üstünden iner. Buğday nemlendirildikten sonra tokmaklarla dövülmeye başlanır. Dövülen buğday bakır helkelere konularak davul-zurna eşliğinde çeşmeye götürülür. Sokuda dövülen buğday yıkanarak kabuğundan ayrılır. Kabuğundan ayrılmış buğdaya dövme, yapılan pilava eski yörüklerde keşkâh, Belen Yörükleri de "dövme" pilavı der. Dövme-keşkâh etli olabileceği gibi etsiz de olur.ve afiyetle yenir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder